BİSİKLET MATEMATİĞİ

 

Önümüz yaz, sabah hava daha erken aydınlanacak ve ısınacak. Bu bize uzun bisiklet sürüşleri için olanak sağlayacak. Hem bisikletçi arkadaşlarımız için, hem de triatlonun en uzun süren kısmı olarak, bisiklette bazı ayrıntılara girmek istedim. Yapmış olabileceğim hatalar konusunda da, varsa daha güncel bilgileri paylaşmak isterim.103_m-100828141-DIGITAL_HIGHRES-2195_002339-18396325

Bisiklet sporunda, detayların en önemlisi, bisikletinizin kadro boyu uygunluğu ve size göre ayarlanmasıdır.

Kadro boyu hesaplanırken, ilk yapmanız gereken, iç bacak boyunuzu ölçmek olacaktır. Bunu, en kolay şekliyle, çıplak ayaklarınızla bir duvara dayanarak yapabilirsiniz. Ayaklar 10 cm kadar aralık, topuklarınız duvara değerken, dizler bükülü olmadan düz durmalısınız. Bu pozisyonda, elinize kalın bir kitap alıp, bacaklarınızın arasında, duvara dayayın, çıkabildiği en üst noktayı duvarda işaretleyip ölçün. Gerekirse bunun için birinin yardımını isteyin.33d96e9fbd56ee18948a2fc87d0a3d6c-170x300

Ben de yaptığım ölçümde 84 cm bulmuştum. Bu sayıyı, 0.67 ile çarparsanız, yol bisikletinizin boyunu bulabilirsiniz. Bu nedenle, 56 cm kadro almıştım bisikletimi. Dağ bisikletinde de aynı prosedür uygulanır, daha sonra bulunan 56 sayısından 10 eksiltirsiniz. Bulunan 46 rakamını, inç’e çevirdiğinizde, (18 inç) dağ bisikleti kadro boyunuz bulunur.

Sele yüksekliği için de, bacak boyunuzu, 0.887 ile çarpmanız gerekir. Örneğin, benim boyum için, 84*0.887= 74.5 cm bulunur. Pratik şekilde, ayakkabınızla topuğunuzu, pedal en aşağı konuma alındıktan sonra, pedala dayadığınızda, dizleriniz düz olmalıdır. Bu durumda, ayağın buruna yakın kısmı pedala basarken, dizleriniz bir miktar bükülecektir.

Uygun boyda kadro alıp, seleyi uygun yüksekliğe çıkardığınızda, pedal yatay konumdayken, dizinizin önünden sallandıracağınız, çekül görevi görebilecek, ucunda ağırlık olan bir ip, aynakolun ucu hizasında olmalıdır. Seleyi bir miktar öne veya arkaya hareket ettirerek bu ayar yapılabilmelidir. Yapılamıyorsa, kadro boyu yanlıştır.yol-bisikleti-ayarlar-04-bisiklopedi

Son olarak ta, gidonu tutarken, dirseklerin rahat olması ve küçük bir açı yapmasına, sırtın rahatsız edici şekilde bükülmemesine bakılır. Gidon yüksekliği ayarlanarak ve gerekirse değişik uzunlukta gidon boynu ile sağlanır.

Aslında bisiklet ayarı, (bike-fit), profesyonel bir meslek erbabı tarafından yapılmalıdır. Ancak, ülkemizde bu işi tam anlamıyla yapabilen, özellikle triatlonda kullanılan TT bisikletlere uygulayabilen merkez sayısı çok azdır.

Bisiklet için ikinci önemdeki konu, lastik basınçlarının ayarlanmasıdır. İlk olarak, lastiklerin üzerinde, yanak bölgesinde yazan değerleri kontrol etmelisiniz. Yol bisiklet lastiklerinde, genellikle “max120” yazısı görünür.

Bu yazı, lastiğin en fazla 120 psi (8.5 bar) basınca dayanabileceği anlamındadır. Kocaman otomobil lastiklerine 32 psi hava basarken, küçücük bisiklet lastiğine bu kadar yüksek basınç uygulamak, ilk başta, yeni sporcuları şaşırtabilir.

Tabii ki, her zaman maksimum basınca çıkılmayacaktır. Lastik boyutu ve yükle ilgili olarak, hangi basıncı uygulayacağınızı gösteren çizelgeler vardır. Bu çizelgeye uymak için, lastiklere verilen yükü hesaplamanız gerekir.

İlk önce, kendinizin ve bisikletinizin toplam ağırlığını not alın. Örneğin, 92 kg ağırlığındayım, bisikletim de 8 kg gibi. Yani toplam yük 100 kg. İkinci aşamada, her bir lastiğin yükünü hesaplamak gerekecektir. Genelde, yükün %60’ı arka, %40’ı ön tekere biner. Bu durumda, toplam 100 kg’ın, 60’ı arka, 40’ı ön tekerde olacaktır. Ancak bu kesin bir kural değildir, 35-65 ile 45-55 arasında değişebilir.

Daha gerçekçi bir sonuç isterseniz, ölçüm yapabilirsiniz. Bunun için, bisikletinize, aksesuarlı ve bisiklet giyimli olarak biner, önce arka tekeri ev tipi tartıya yerleştirir, ön tekeri de yükseklik farkını sıfırlayacak şekilde, kitap vs. ile desteklersiniz. Bu işlem için, size denge konusunda ve tartıyı okumakta yardım edecek birine de ihtiyacınız olacaktır. Tartıdaki değeri okuduktan sonra not eder, aynı işlemi ön teker için de yaparsınız.

Yükleri bulduktan sonra, çizelgeye uygun hava basmak gerekir. Tabii profesyonel, ya da üst düzey amatör biniciler, ayaklı pompadaki değerin, pompa içi basıncı gösterdiğini, asıl lastik içi basıncı ölçmek için,el tipi, küçük, lastik basınç ölçer cihazlar gerektiğini bilirler. Ayrıca, pompayı siboptan ayırırken kaçan hava miktarının da önemi vardır.

Örneğin, benim için hesaplarken, 78 kg+ 7 kg(bisiklet)= 85 kg (toplam)

85*%58= 49 kg (arka teker ağırlığı)

85*%42= 36 kg(ön teker ağırlığı)bertopresschart-roadcc

Genelde kullandığım ve en yaygın kullanılan lastik tipi olan, 700*25 mm lastiklere göre, arka teker için 95 psi, ön teker için ise 70 psi basınçlar uygun oluyor. Lastikleri, uygun basıncın altında şişirirseniz, özellikle bozuk yollarda, yol ve jant arasına sıkışarak daha kolay patlayacaktır.

Bisikleti hızlandırmak için, sürücüler, rüzgar direncinden sonra, en çok lastiklerin yuvarlanma direnci ile savaşır. Uzun yıllardır, “lastik ne kadar ince ve basıncı ne kadar yüksek ise, yola o kadar az değer, direnç azalır” düşüncesi, profesyonel takımların, yakın zamanlara kadar, 20, hatta 19 mm çaplı, son derece ince ve yaklaşık 120, hatta 130 psi yüksek basınç uygulanmış lastiklerle yarışmasının temelini oluşturuyordu.

Her lastik, şeklini bir miktar kaybederek, yere basar. İnce lastikler, uzun eksene doğru yayılır, önden bakınca şekli pek bozulmaz. Yandan bakılınca ise, yuvarlak şeklini daha fazla kaybettiği anlaşılır.

 

Yuvarlanma direncini arttıran da budur. Geniş lastiğin ise, önden bakıldığında daha fazla bozulan şeklinin yerine, yandan bakıldığında, yuvarlak şeklinin fazla bozulmadığı görülür, yuvarlanma direnci daha az olur. Aradaki fark, lastik başına yaklaşık 40 gr kadar olan ağırlık artışını, fazlası ile telafi eder.

Yüksek basınçta, ayrıca, yol sizi sürekli sert hareketlerle sıçratacağından, enerjinizin bir kısmı yola aktarılamayacak, üstüne yol tutuşunuz azalacaktır. Yani çok ince ve sınırına kadar şişirilmiş lastiklerin, özellikle ülkemiz yollarında, hiçbir avantajı olmadığı gibi, tehlikesi de fazladır. Hatta, yağmurlu, kaygan zeminlerde, basıncı 5 veya 7’şer psi düşürmek te önerilmektedir.

Basıncı gereğinden fazla yükselttikçe, lastikler U şeklini kaybedip, V şeklinde yere basmaya başlar. Geniş bile olsa, yanlara doğru yayılamayıp, ön arka eksende yere basma yüzeyi artar. Bu da, aynı ince lastiklerde görülen soruna, yani yuvarlanma direncinin artmasına, yol tutuşun bozulmasına, yol yüzeyindeki her ayrıntıyı tüm vücudunuzda hissettirerek, konforun azalmasına, yan rüzgarlardan daha fazla etkilenmeye neden olur.

Yüksek basınç gerektiren ve eskiden yarışlarda sıklıkla kullanılan, 19, 20 veya 21 mm çaplı lastiklerin artık üretimi durmuştur. Aynı nedenle, 23 mm lastikler de, artık çok özel, ileri derecede düzgün pistler dışında, pek tercih edilmemektedir. Profesyonel takımların, en azından bir kısmının, 26 mm lastikler kullanmaya başladığını da eklersem, ince lastik ve yüksek basınç merakının ne kadar yanlış olduğunu belki daha iyi anlatabilirim.

Kazasız sürüşler dilerim

Fatih Tosun

 

 

 

 

Yorum bırakın